Coriolanus İnceleme Yazısı
Coriolanus'un
Tragedyası by William
Shakespeare
My rating: 4 of 5 stars
CORIOLANUS - WILLIAM SHAKESPEARE
Coriolanus ya da Coriolanus'un Tragedyası, Shakespeare'in yazmış olduğu üç antik Roma'yı temel alan oyunundan (diğerleri; Antonius ve Kleopatra, Julius Caesar) biridir. Shakespeare'in yazmış olduğu son trajedi oyunudur. Kaynağını Sir Thomas North' un Plukarthus' un Hayatları adlı eski Roma İmparatorları' nın hayatlarını konu eden eserinden almıştır.
UYARI: Spoiler içerir.
____________
Oyun, tıpkı Julius Caesar gibi halk tarafını konu alarak başlar. Halk, yoksullukla mücadele etmekte; Roma'da alt-üst sınıf arasındaki gelir adaletsizliği doruklardadır. Bu durumdan memnuniyetsiz olan alt tabaka, halk önderlerinin de desteği ile bir isyan başlatır. Farklı yerlerde çıkan bu isyanlardan birisi de Caius Marcius tarafındadır. Halk toplanıp Caius Marcius'un kapısına kadar gider, onları Caius Marcius'un en yakın arkadaşı Menenius karşılar.
Menenius, çıkardıkları bu isyanın nankörce olduğunu halka söyler. İsyanı başlatan kişileri suçlar: en önde giderek, isyan bayrağını taşıyarak aslında bu isyandan en çok kar elde etmek isteyenlerin onlar olduğunu söyler. Halkın bu oyunlara gelmemesi gerektiğini belirtir.
Menenius burada halkı isyan çıkaran organlara, mideyi de senatoya benzetir. Bu ayaklanma çok da başarılı bir şekilde sürmez fakat senato tarafından büyük bir ödün verilir: Junius Brutus ve Sicinius Velutus'un da içlerinde bulunduğu beş halk önderi senatoda söz sahibi hale gelir; ki bu iki isim oyunda çok önemli bir konumdadırlar.
Ayaklanma henüz bastırılmışken Roma senatosuna Volscia lıların asker toplayıp Roma'ya saldıracakları bilgisi gelir. Bu topluluğun başını ise Tullus Aufidius çekmektedir. Caius Marcius, bu yaklaşan savaşı alt tabakanın sayısını azaltmak için bir bahane olarak görür ve köylüleri Volscia lıların arazilerini yağmalamaya gönderir. Kendisi ise Cominius adlı Romalı generalin emrinde savaşa girer.
Caius Marcius savaşın her safhasında ön plandadır. Arkasındaki askerleri yönetir, onlara taktikler verir. Savaşta tek başına verdiği başarılı mücadele askerlere moral olarak döner. Çok geçmeden Tullus Aufidius bu savaşta yenik düşer; Caius Marcius ise savaşın şüphesiz kahramanı olur.
Buraya kadar olan kısımda Caius Marcius karakterini toplamakta fayda var: Caius Marcius çok başarılı bir Roma askeri. Senatoya karşı saygılı ve pek çok da dostu var. Ancak halk kısmında fazlasıyla sevmeyeni var; bunun sebebi ise Caius Marcius'un halkı değersiz varlıklar olarak görmesi. Yine de bu Caius Marcius'un pek umrunda değil.
Bu perdede Caius Marcius'un, Cominius'a olan isteği, oyunun ilerisi için de bir fikir veriyor: Caius Marcius'un öfkesinin, ne olursa olsun, durdurulamayacağı anlaşılıyor ki bu ilerde Menenius'un Caius Marcius ile yaptığı konuşmada görülebilir.
Savaş kazanıldıktan sonra senato, Caius Marcius'u konsül seçmeye karar verir ancak konsül olmanın birkaç şartının sağlanması gerekmektedir. Bunlardan bir tanesi de halk onayı almaktır. Böylece daha önceki ayaklanmada senatoya giren iki halk önderi, J.Brutus ve Sicinius, ön plana çıkar. Caius Marcius bu geleneği saçma bulduğunu senatoda, bu iki halk önderinin de gözleri önünde, belirtir. Gidip halktan oy dilenmektense konsüllükten vaz geçmeye razı olduğunu söyler. Neyse ki dostu Menenius onu bu kararından caydırır ve halkın huzuruna gönderir.
Caius Marcius halkın oyunu talep eder. Halk "Oyum senindir!" dedikten sonra da "Tamam sizinle işim bitti, şimdi defolun gözümün önünden." diyerek senatoya gidip halkın oyunu aldığını söyler. Komik bir biçimde gerçekleşen halk onayını alma aşamasından sonra J.Brutus ve Sicinius halka yaptıkları yanlışın kendilerine sefalet, aşağılanma, hakaret olarak geri döneceğini ve bu yaptıkları yanlıştan dönmeleri gerektiği söylerler. Böylelikle halk, daha önce konsüllüğünü onayladığı Caius Marcius'un konsül olmaması, hatta halktan oy toplarken takındığı üslup yüzünden yargılanmasını talep eder.
Eşi dostu, herkes, Caius Marcius'u halka olan bu nefretinden döndürmeye çalışsa da kibrine yenik düşer. Halkın karşısına af dilemek için çıkacağı yerde, halka daha büyük hakaretler savurur. Senatörler ve halk arasında çıkacak Roma'ya büyük yıkımlara sebep olabilecek bir anlaşmazlığın zemini hazırlanmış olur. Bunu önlemek isteyen senato ve halk önderleri Caius Marcius'un yargılanmasında karar kılar. Oluşturulan mahkemede hakimler Caius Marcius'un Roma'dan sürülmesine karar verir.
Menenius ve ailesi her ne kadar halka olan kinini gizli tutmasını istese de, Caius Marcius bunu reddeder:
Caius Marcius hem senatoya hem de halka, Roma'ya yaptığı hizmetlerin yok sayıldığı için kızgındır. Onun Roma'dan sürülmesine sebep olan kibri artık intikam duygusuna dönüşür. Sürüldükten hemen sonra Tullus Aufidius'un kapısını çalar ve Roma'ya saldırmak istediğini söyler. Tullus Aufidius ise önüne altın tepside sunulan bu fırsatı geri çevirmez. İntikam ateşiyle yanıp tutuşan Caius Marcius'tan öç almak için bundan daha iyi bir ortam hazırlanamazdı. Bu yüzden Volscia ordusunu onun emrine verir ve ona gidip Roma'dan öcünü almasını söyler.
Tullus Aufidius'un bu sözleri kafamda eşcinsel olabileceği yönünde bazı soru işaretleri oluşturmadı değil. Caius Marcius'a karşı söylenmiş bu sözler; geçmişte on iki kez karşı karşıya gelmiş, her karşılaşmasında yenik düşmüş, her seferinde daha büyük hırsla yine karşısına çıkmış ve yine yenik düşmüş Tullus Aufidius'un neden Caius Marcius'u görünce karısını gördüğünden daha çok heyecanlandığını anlayamadım.
Neyse; Caius Marcius, Volscia ordusuyla taş üstünde taş bırakmaz; yakıp yıkar. Tullus Aufidius ise Caius Marcius'a müdahale etmez, böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş olacaktır.
Roma senatosu haberi alır almaz suçu halka atar; J.Brutus ve Sicinius'u olan olayların sorumlusu olarak gösterir. Halk ise önderlerini yarı yolda bırakarak, aslında Caius Marcius'un Roma için ne kadar önemli bir kumandan olduğunu, ona yapılanın yanlış olduğunu söylerler. Halkın bu kararsız, ipin ucundan kim tutarsa oraya giden tavrını Shakespeare daha önce de göstermişti. Julius Caesar oyununda J.Caesar öldürüldükten sonra halk, Brutus tarafını tutmuş, Antonius'un konuşmasıyla tekrar taraf değiştirmişti.
Korkuya kapılan halk ihtiyar Menenius'tan gidip onlar adına Caius Marcius'tan af dilemesini isterler. Menenius zar zor ikna edilerek Caius Marcius'un huzuruna çıkar. Ondan Roma'yı bağışlamasını ister fakat Caius Marcius bunu reddeder. Menenius'u sanki hiç tanımıyormuş gibi onu aşağılayarak geri, Roma'ya gönderir. Bunu gören Romalılar son kozları olarak, Caius Marcius'un annesi, karısı ve çocuğunu, onu ikna etmek için gönderirler. Annesinin yalvarmalarına dayanamayan Caius Marcius biraz da olsa yumuşar; Tullus Aufidius'a kan dökülmemesi için talebini iletir. Tullus Aufidius, Caius Marcius'un bu talebini kabul ederek Roma'daki kuşatmayı kaldırır.
Romalılar, Caius Marcius'un saldırmaktan vaz geçtiğini coşkuyla karşılarlar. Herkes Caius Marcius'a tezahüratlar eder. Diğer yanda Tullus Aufidius Volscialı lordları toplayarak durumu onlara anlatır: Caius Marcius'un Volscia ordusunu kendi emellerini gerçekleştirmek için kullandığını, savaş tam kazanılmışken anlaşmaya gitmeyi kabul ettiğini bildirir. Bunun üzerine lordlar, Caius Marcius'un yargılanmasını isterler. Fakat Tullus Aufidius'un bunu beklemeye niyeti yoktur. Tuttuğu suikastçilere emir vererek açıklamasını yapmadan önce işinin bitirilmesini söyler. Lordların huzuruna çıkan Caius Marcius, Tullus Aufidius'un tuttuğu suikastçiler tarafından öldürülür.
Bu oyun diğer oyunlar kadar bilinmemekte. Bana kalırsa, bunun sebebi Aufidius'un hem ön planda olan bir düşman olmaması hem de Marcius'un düz kişiliği. Marcius, Antonius kadar derin bir karakter değil. Ayrıca Marcius'un kararları beni pek şaşırtmadı, kişiliğini çözdükten sonra. İkiyüzlülük yapmayı reddederek düşüncelerini olduğu gibi söyleyen bir karakter olsa da kibrinin cezasını almış oldu.
View all my reviews
My rating: 4 of 5 stars
CORIOLANUS - WILLIAM SHAKESPEARE
Coriolanus ya da Coriolanus'un Tragedyası, Shakespeare'in yazmış olduğu üç antik Roma'yı temel alan oyunundan (diğerleri; Antonius ve Kleopatra, Julius Caesar) biridir. Shakespeare'in yazmış olduğu son trajedi oyunudur. Kaynağını Sir Thomas North' un Plukarthus' un Hayatları adlı eski Roma İmparatorları' nın hayatlarını konu eden eserinden almıştır.
UYARI: Spoiler içerir.
____________
Oyun, tıpkı Julius Caesar gibi halk tarafını konu alarak başlar. Halk, yoksullukla mücadele etmekte; Roma'da alt-üst sınıf arasındaki gelir adaletsizliği doruklardadır. Bu durumdan memnuniyetsiz olan alt tabaka, halk önderlerinin de desteği ile bir isyan başlatır. Farklı yerlerde çıkan bu isyanlardan birisi de Caius Marcius tarafındadır. Halk toplanıp Caius Marcius'un kapısına kadar gider, onları Caius Marcius'un en yakın arkadaşı Menenius karşılar.
Menenius, çıkardıkları bu isyanın nankörce olduğunu halka söyler. İsyanı başlatan kişileri suçlar: en önde giderek, isyan bayrağını taşıyarak aslında bu isyandan en çok kar elde etmek isteyenlerin onlar olduğunu söyler. Halkın bu oyunlara gelmemesi gerektiğini belirtir.
MENENIUS - Bir zamanlar, mideye karşı baş kaldırmış bedenin tüm organları;
Suçlamışlar onu, bedenin tam ortasına yerleşmiş bir girdap gibi,
Tembel ve eylemsiz diye; üstelik istif ediyor tüm yiyeceği,
Emek harcamıyor diğerleri gibi;
Öbür organlar ise, görüyor, işitiyor, düşünüyor, karar veriyor,
Bilgi veriyor, yürüyor, hissediyor,
Bedenin iştiha ve eğilimlerine birlikte, ortaklaşa çaba harcıyor.
Bunları şöyle yanıtlamış mide:
"Benimle tek amaçta birleşmiş dostlarım,
Hayatta kalmanızı sağlayan bütün gıdayı,
Önce benim aldığım doğrudur; uygun olan da budur,
Çünkü ben bütün bedenin fabrikası ve deposuyum.
Ama hatırlarsanız eğer, bu gıdayı kan ırmakları ile
Bedenin sarayı olan yüreğe ve beynin tahtına gönderiyorum.
Dolambaçlı patikalar, işlikler, mutfaklar yoluyla
Benden alırlar bütün kaslar, küçük damarlar doğal besinlerini;
Birden aynı anda hayat bulurlar böylece hepsi.
Sizler, sevgili yoldaşlarım, hepinize ayrı ayrı verdiklerimi bir anda göremezseniz de,
Ben hesabını kitabını yapar, bilirim ki unu bende alırsınız,
Kepeği de bana bırakırsınız."
1.Perde 1.Sahne
Menenius burada halkı isyan çıkaran organlara, mideyi de senatoya benzetir. Bu ayaklanma çok da başarılı bir şekilde sürmez fakat senato tarafından büyük bir ödün verilir: Junius Brutus ve Sicinius Velutus'un da içlerinde bulunduğu beş halk önderi senatoda söz sahibi hale gelir; ki bu iki isim oyunda çok önemli bir konumdadırlar.
Ayaklanma henüz bastırılmışken Roma senatosuna Volscia lıların asker toplayıp Roma'ya saldıracakları bilgisi gelir. Bu topluluğun başını ise Tullus Aufidius çekmektedir. Caius Marcius, bu yaklaşan savaşı alt tabakanın sayısını azaltmak için bir bahane olarak görür ve köylüleri Volscia lıların arazilerini yağmalamaya gönderir. Kendisi ise Cominius adlı Romalı generalin emrinde savaşa girer.
Caius Marcius savaşın her safhasında ön plandadır. Arkasındaki askerleri yönetir, onlara taktikler verir. Savaşta tek başına verdiği başarılı mücadele askerlere moral olarak döner. Çok geçmeden Tullus Aufidius bu savaşta yenik düşer; Caius Marcius ise savaşın şüphesiz kahramanı olur.
Buraya kadar olan kısımda Caius Marcius karakterini toplamakta fayda var: Caius Marcius çok başarılı bir Roma askeri. Senatoya karşı saygılı ve pek çok da dostu var. Ancak halk kısmında fazlasıyla sevmeyeni var; bunun sebebi ise Caius Marcius'un halkı değersiz varlıklar olarak görmesi. Yine de bu Caius Marcius'un pek umrunda değil.
COMINIUS - Bu andan itibaren, Corioli'deki başarısından ötürü,
Ona Caius Marcius Coriolanus adını verdik;
Bu ünvanı sonsuza kadar onurla taşı!
(...)
CAIUS MARCIUS CORIOLANUS - Vaktiyle Corioli'de yoksul bir adamın evinde kalmıştım;
Çok iyi davranmıştı bana.
Ama o sırada Aufidius'la karşılaşınca
Öfkem, acıma duygularıma galip geldi.
Sizden dileğim onun serbest bırakılması için emir vermeniz.
1.Perde 9.Sahne
Bu perdede Caius Marcius'un, Cominius'a olan isteği, oyunun ilerisi için de bir fikir veriyor: Caius Marcius'un öfkesinin, ne olursa olsun, durdurulamayacağı anlaşılıyor ki bu ilerde Menenius'un Caius Marcius ile yaptığı konuşmada görülebilir.
Savaş kazanıldıktan sonra senato, Caius Marcius'u konsül seçmeye karar verir ancak konsül olmanın birkaç şartının sağlanması gerekmektedir. Bunlardan bir tanesi de halk onayı almaktır. Böylece daha önceki ayaklanmada senatoya giren iki halk önderi, J.Brutus ve Sicinius, ön plana çıkar. Caius Marcius bu geleneği saçma bulduğunu senatoda, bu iki halk önderinin de gözleri önünde, belirtir. Gidip halktan oy dilenmektense konsüllükten vaz geçmeye razı olduğunu söyler. Neyse ki dostu Menenius onu bu kararından caydırır ve halkın huzuruna gönderir.
CAIUS MARCIUS CORIOLANUS - Onlara "Şunu yaptım, bunu yaptım!" diye övünmek,
Saklamam gerekirken kapanmış yaralarımı göstermek;
Sanki bu yaraları onların oylarını almak için yapmışım gibi!
2.Perde 2.Sahne
Caius Marcius halkın oyunu talep eder. Halk "Oyum senindir!" dedikten sonra da "Tamam sizinle işim bitti, şimdi defolun gözümün önünden." diyerek senatoya gidip halkın oyunu aldığını söyler. Komik bir biçimde gerçekleşen halk onayını alma aşamasından sonra J.Brutus ve Sicinius halka yaptıkları yanlışın kendilerine sefalet, aşağılanma, hakaret olarak geri döneceğini ve bu yaptıkları yanlıştan dönmeleri gerektiği söylerler. Böylelikle halk, daha önce konsüllüğünü onayladığı Caius Marcius'un konsül olmaması, hatta halktan oy toplarken takındığı üslup yüzünden yargılanmasını talep eder.
Eşi dostu, herkes, Caius Marcius'u halka olan bu nefretinden döndürmeye çalışsa da kibrine yenik düşer. Halkın karşısına af dilemek için çıkacağı yerde, halka daha büyük hakaretler savurur. Senatörler ve halk arasında çıkacak Roma'ya büyük yıkımlara sebep olabilecek bir anlaşmazlığın zemini hazırlanmış olur. Bunu önlemek isteyen senato ve halk önderleri Caius Marcius'un yargılanmasında karar kılar. Oluşturulan mahkemede hakimler Caius Marcius'un Roma'dan sürülmesine karar verir.
MENENIUS - Bir yurttaş olarak konuşmadığı zaman,
Onun bir asker olduğunu unutmayın.
Sert konuşmasını kötüye yormayın;
Bunun size karşı bir kötü niyet değil;
Bir askere yakışan tavır olarak kabul edin.
3.Perde 3.Sahne
Menenius ve ailesi her ne kadar halka olan kinini gizli tutmasını istese de, Caius Marcius bunu reddeder:
CAIUS MARCIUS CORIOLANUS - İsterlerse beni kulaklarımdan assınlar,
Vahşi atların ayakları altına atsınlar,
İşkence çarkında parçalasınlar
Ya da Tarpeia kayası üzerine on dağ yığıp
Beni gözün seçemeyeceği derinliklere fırlatsınlar;
Ben onlara karşı yine buyum.
3.Perde 2.Sahne
Caius Marcius hem senatoya hem de halka, Roma'ya yaptığı hizmetlerin yok sayıldığı için kızgındır. Onun Roma'dan sürülmesine sebep olan kibri artık intikam duygusuna dönüşür. Sürüldükten hemen sonra Tullus Aufidius'un kapısını çalar ve Roma'ya saldırmak istediğini söyler. Tullus Aufidius ise önüne altın tepside sunulan bu fırsatı geri çevirmez. İntikam ateşiyle yanıp tutuşan Caius Marcius'tan öç almak için bundan daha iyi bir ortam hazırlanamazdı. Bu yüzden Volscia ordusunu onun emrine verir ve ona gidip Roma'dan öcünü almasını söyler.
AUFIDIUS - Evlendiğim kadını çok sevmiştim;
Hiçbir erkek bundan fazla sevemezdi.
Ama ey soylu insan, seni burada görmek
Sevinçten çıldırtıyor beni;
Bu, sevgilimin, düğün gecesi evimin kapısına
İlk kez girdiği andan daha fazla yüreğimi heyecana boğuyor.
4.Perde 5.Sahne
Tullus Aufidius'un bu sözleri kafamda eşcinsel olabileceği yönünde bazı soru işaretleri oluşturmadı değil. Caius Marcius'a karşı söylenmiş bu sözler; geçmişte on iki kez karşı karşıya gelmiş, her karşılaşmasında yenik düşmüş, her seferinde daha büyük hırsla yine karşısına çıkmış ve yine yenik düşmüş Tullus Aufidius'un neden Caius Marcius'u görünce karısını gördüğünden daha çok heyecanlandığını anlayamadım.
Neyse; Caius Marcius, Volscia ordusuyla taş üstünde taş bırakmaz; yakıp yıkar. Tullus Aufidius ise Caius Marcius'a müdahale etmez, böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş olacaktır.
Roma senatosu haberi alır almaz suçu halka atar; J.Brutus ve Sicinius'u olan olayların sorumlusu olarak gösterir. Halk ise önderlerini yarı yolda bırakarak, aslında Caius Marcius'un Roma için ne kadar önemli bir kumandan olduğunu, ona yapılanın yanlış olduğunu söylerler. Halkın bu kararsız, ipin ucundan kim tutarsa oraya giden tavrını Shakespeare daha önce de göstermişti. Julius Caesar oyununda J.Caesar öldürüldükten sonra halk, Brutus tarafını tutmuş, Antonius'un konuşmasıyla tekrar taraf değiştirmişti.
Korkuya kapılan halk ihtiyar Menenius'tan gidip onlar adına Caius Marcius'tan af dilemesini isterler. Menenius zar zor ikna edilerek Caius Marcius'un huzuruna çıkar. Ondan Roma'yı bağışlamasını ister fakat Caius Marcius bunu reddeder. Menenius'u sanki hiç tanımıyormuş gibi onu aşağılayarak geri, Roma'ya gönderir. Bunu gören Romalılar son kozları olarak, Caius Marcius'un annesi, karısı ve çocuğunu, onu ikna etmek için gönderirler. Annesinin yalvarmalarına dayanamayan Caius Marcius biraz da olsa yumuşar; Tullus Aufidius'a kan dökülmemesi için talebini iletir. Tullus Aufidius, Caius Marcius'un bu talebini kabul ederek Roma'daki kuşatmayı kaldırır.
Romalılar, Caius Marcius'un saldırmaktan vaz geçtiğini coşkuyla karşılarlar. Herkes Caius Marcius'a tezahüratlar eder. Diğer yanda Tullus Aufidius Volscialı lordları toplayarak durumu onlara anlatır: Caius Marcius'un Volscia ordusunu kendi emellerini gerçekleştirmek için kullandığını, savaş tam kazanılmışken anlaşmaya gitmeyi kabul ettiğini bildirir. Bunun üzerine lordlar, Caius Marcius'un yargılanmasını isterler. Fakat Tullus Aufidius'un bunu beklemeye niyeti yoktur. Tuttuğu suikastçilere emir vererek açıklamasını yapmadan önce işinin bitirilmesini söyler. Lordların huzuruna çıkan Caius Marcius, Tullus Aufidius'un tuttuğu suikastçiler tarafından öldürülür.
Bu oyun diğer oyunlar kadar bilinmemekte. Bana kalırsa, bunun sebebi Aufidius'un hem ön planda olan bir düşman olmaması hem de Marcius'un düz kişiliği. Marcius, Antonius kadar derin bir karakter değil. Ayrıca Marcius'un kararları beni pek şaşırtmadı, kişiliğini çözdükten sonra. İkiyüzlülük yapmayı reddederek düşüncelerini olduğu gibi söyleyen bir karakter olsa da kibrinin cezasını almış oldu.
View all my reviews
YORUMLAR